Stres Ve Dişlerimiz & Diş Gıcırdatma | Diş Sıkma

Korona virüs salgını, fiziksel sağlığımız kadar içinde bulunmak zorunda kaldığımız sosyal izolasyon sürecinde, ruh sağlığımız üzerinde de olumsuz etkiler yaratıyor. Hem kendimizin ve sevdiklerimizin sağlığı için hissettiğimiz endişe ile beraber değişen sosyal hayatımız ve değiştirmeye çalıştığımız alışkanlıklarımız, yaşadığımız stresin temel sebeplerini oluşturmakta. Stresin tüm vücut sistemlerinde olduğu gibi ağız ve diş sağlığı üzerinde de birçok olumsuz etkiye sahip olduğunu biliyoruz.

Bu etkileri şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Diş gıcırdatma ve diş sıkma
  • Ağızda yaralar, aftlar
  • Diş eti hastalıkları ya da var olan hastalıkların kötüleşmesi

 

Diş Gıcırdatma veya Diş Sıkma

Diş gıcırdatma veya diş sıkma, stres kaynaklı olarak çoğunlukla uyku esnasında görülen ama günlük rutin içinde de yapılabilen kötü bir alışkanlıktır. Çiğneme sistemi üzerinde hem diş ve dişleri çevreleyen kemik ve diş etlerinde, hem de çiğneme ve konuşmamızı sağlayan çene eklemi ve eklemi çevreleyen kaslar üzerinde yıkıcı etkileri vardır. Bu etkiler, akut dönemde dişlerde ağrı ve hassasiyet, çiğneme kaslarında ağrı olarak ortaya çıkarken, kronikleşen vakalarda dişlerde aşınma ve kırıklar, diş eti çekilmesi, çene eklemindeki hasara bağlı olarak ağız açıklığında azalma veya eklem hareketlerinde ağrı meydana gelebilir. Bu şikayetler sebebiyle diş hekiminize başvurduğunuzda, yapılacak muayene sonrası semptomlarınızın seviyesine göre diş koruyucu şeffaf plak, kas gevşetici, sıcak kompres gibi fizik tedavi uygulamaları, son dönemde sıklıkla uygulanan çiğneme kaslarına BOTOKS uygulaması gibi farklı tedavi seçeneklerinden sizin için uygun olan tedaviler tek veya kombine olarak önerilecektir.

Yaşadığımız stresli dönemlerde vücudumuzda stres hormonu olarak bilinen kortizol seviyesi yükselmeye başlar. Bu hormonun kandaki yüksek seviyesi bağışıklık sisteminin tam olarak işlev görememesine sebep olur. Biz bu etkiyi ağız içerisinde tamir ve koruyucu mekanizmaların tam olarak çalışamaması olarak görürüz. Sonuçta ağızda aft ve yaralar, diş etlerinde kanama, diş eti iltihabı ve ciddi diş eti rahatsızlıkları oluşabilir.

 

Aftlar ve Yaralar

Aftlar ağız içinde görülen kırmızı çevreli içi beyaz ülserli yaralardır. Gün içerisinde çiğnediğimiz sert gıdalar sebebiyle veya diş fırçalama sırasında oluşan mekanik travmalar sonucu, ağız içi yumuşak dokularda mikro yaralar oluşmaktadır. Bu küçük yaralar sağlıklı ağızlarda dokuların tamir mekanizması ile hızla tamir edilir. Ancak bağışıklığın düşük olduğu dönemlerde, ağzı hijyeni de iyi değilse bu yaralardan doku içine sızan ağızda bulunan bakteri, virüs ya da mantarlar aft olarak bilinen yaralara sebep olurlar. Ancak unutulmamalıdır ki aftlar bazı sistemik hastalıkların habercisi de olabilirler. Bu nedenle diş hekimi kontrolü aksatılmamalıdır.

Bu yaralar 1 hafta ile 10 gün arasında değişen bir süreyle ağızda kalır. Rahatsızlığı en aza indirmek için baharatlı yiyeceklerden uzak durulmalı, domates, limon, ceviz, patlıcan gibi acı ve yüksek asitli besinler tüketilmemelidir.

 

Diş Eti Hastalıkları

Stres sonucu diş sıkma ve gıcırdatma, dişleri çevreleyen dişetlerinde ve kemiklerde uzun vadede yıkıcı yükler yaratır çünkü dokuların tolere edebileceği yükten daha fazla yüke uzun süre maruz kalması, biyolojik dokularda yıkım mekanizmasının artmasına sebep olur. Stres sonucu düşen bağışıklık sistemi de dişeti hastalıklarının hızla ilerlemesinin bir diğer sebebidir. Bu süreçte diş etlerin de kanama, kızarıklık, şişlik gözle görülür değişikliklerdir.

Bu etkilerin en aza indirilmesi için yapılabilecek ilk önlem diş hekiminizin tavsiye ettiği şekilde günlük ağız bakımınızı yapmanız ve sonrasında düzenli diş hekimi kontrollerinizi aksatmamanızdır.